Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 2002 yılında iktidara geldiğinden beri Türkiye ekonomisinde önemli değişimler yaşandı. Ancak, 20 yılı aşkın süredir iktidarda olan AKP’nin ekonomi politikaları, çeşitli eleştirilerin odağı haline gelmiştir. İşte bu dönemin ekonomi yönetimine eleştirel bir bakış.
Büyüme ve Kredi Balonu
AKP iktidarının ilk yıllarında, Türkiye ekonomisi yüksek büyüme oranları yakaladı. Ancak bu büyümenin büyük bir kısmı kredi genişlemesine dayalıydı. Özellikle konut sektörü ve inşaat projelerine verilen kredilerle büyüyen ekonomi, sürdürülebilirlikten uzak bir yapıya büründü. Uzmanlar, bu kredi balonunun ekonominin kırılganlığını artırdığını ve 2018’deki döviz krizi gibi ciddi ekonomik dalgalanmalara yol açtığını savunuyor.
Yüksek Enflasyon ve Faiz Politikaları
AKP yönetimi, enflasyonla mücadelede zaman zaman başarısız oldu. Özellikle son yıllarda enflasyon oranlarının çift hanelerde seyretmesi, halkın alım gücünü ciddi şekilde düşürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşük faiz politikası ısrarı, Merkez Bankası üzerindeki bağımsızlık tartışmalarını da beraberinde getirdi. Ekonomistlere göre, bilimsel olmayan bu yaklaşım, enflasyonun kontrol altına alınamamasında büyük rol oynadı.
Dış Borç ve Cari Açık
AKP dönemi boyunca Türkiye’nin dış borcu önemli ölçüde arttı. 2002 yılında 130 milyar dolar olan dış borç, 2023 yılında 450 milyar dolara ulaştı. Artan dış borç yükü, ülkenin döviz ihtiyacını ve cari açığını da büyüttü. Cari açık sorunu, ekonomiyi dış şoklara karşı daha savunmasız hale getirdi ve TL’nin sürekli değer kaybetmesine neden oldu.
İşsizlik ve İstihdam Sorunları
İşsizlik, AKP hükümetlerinin çözmekte zorlandığı bir diğer önemli sorun olarak öne çıktı. Genç işsizlik oranları, genel işsizlik oranlarının çok üzerinde seyrederek toplumsal huzursuzluğa yol açtı. Eğitimli gençlerin iş bulmakta zorlanması, beyin göçü sorununu da beraberinde getirdi. İstihdam politikalarındaki yetersizlik, ekonominin en büyük handikaplarından biri olarak değerlendiriliyor.
Gelir Dağılımında Adaletsizlik ve Yoksulluk
AKP döneminde gelir dağılımındaki adaletsizlik derinleşti. Özellikle pandemi sonrası dönemde, yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısında ciddi artışlar gözlemlendi. Sosyal yardım politikaları, yoksulluğu azaltmada yetersiz kaldı. Bunun yanı sıra, tarım ve hayvancılık gibi sektörlerdeki küçük üreticiler, yüksek maliyetler ve düşük gelirler nedeniyle büyük zorluklar yaşadı.
Kurumsal Bozulma ve Şeffaflık Eksikliği
Ekonomi politikalarındaki kurumsal bozulma ve şeffaflık eksikliği, eleştirilen diğer önemli noktalar arasında yer alıyor. Merkez Bankası’nın bağımsızlığının zayıflatılması, TÜİK gibi kurumların güvenilirliğinin sorgulanması, piyasalardaki güveni zedeledi. Bu durum, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisini de olumsuz etkiledi.
Sonuç
AKP dönemi ekonomi politikaları, kısa vadeli büyüme ve altyapı projelerine odaklanırken, uzun vadeli sürdürülebilirlik ve istikrar konusunda ciddi eleştiriler alıyor. Yüksek enflasyon, işsizlik, dış borç ve kurumsal güven eksikliği gibi sorunlar, Türkiye ekonomisinin kırılganlığını artırdı. Ekonomistlere göre, bu sorunların üstesinden gelmek için kapsamlı yapısal reformlara ihtiyaç var.